Kadastrodan Önceki Tapular Geçersiz
Kadastro taşınmazların sınırlarının ölçülüp, haritaya bağlanması ve taşınmaz sahibinin belirlenmesi işlemidir. Bu yolla yeni tapu kayıtları oluşturulmaktadır.
Bir yerde kadastro çalışmaları tamamlandıktan sonra üstüne on yıl geçerse artık kadastrodan önce alınmış tapular geçersiz olur.
10 yıl geçtikten sonra eski tapu, vergi kayıtları, devir senetleri ve benzeri belgelere dayanılarak hak iddia edilemez, hatta dava bile açılamaz.
Ancak zamanaşımını durduran ve kesen sebepler de vardır. Bu tür ihtilaflarda mutlaka uzman yardımı almak gerekir.
Sahipsiz Taşınmaz Zamanla Kullanıcısının Olur
Bir taşınmaz sahipsiz ise veya sahibi yirmi yıl önce ölmüş veya kendisinden haber alınamayacak şekilde kaybolmuş ise onun malını yirmi senedir kullanan kimse adına bu yerin tescil edilmesini mahkemeden isteyebilir.
Köydeki memleketteki babanıza, dedenize ait yerleri gidip sahiplenmezseniz, orayı kullanan kişi adına tapu çıkartabilir.
Bu nedenle, zaman zaman taşınmazların bulunduğu yere gidip, oraları sahiplenmekte, kullanmakta veya kiraya vermekte yarar vardır.
20 yıl önce ölmüş birisinin taşınmazını siz kullanıyorsanız, bu kullanımı kanıtlayarak, sizde adınıza tapu çıkartabilirsiniz.
Siz siz olun bir taşınmaz aldıysanız bunu yakınlarınıza söyleyin, bazıları taşınmaz alıp, eşine, çocuğuna söylemiyor, ani bir ölüm halinde o maldan kimsenin haberi olmuyor.
Tapu Nasıl Çıkarılır?
Medeni Kanunun 705. maddesinde de belirtildiği gibi;
“Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”
Bu maddeye göre; miras, mahkeme kararı, icra ve diğer durumlar aracılığıyla sahip olunan arsalar, tapusuz çıktığı takdirde üzerinde hak iddia edilebiliyor. Hak iddia edenlerin mal sahibi olarak belirlenmesinde de farklı kanunlardan yararlanılıyor.
Tapusuz arsa gibi problemlerde çözüm sağlayan detayların başında ise zilyetlik geliyor.
Örneğin; bir alanı 20 yılı aşkın süredir kullanan bir kişi, istisnai bir durum oluşmadığı sürece o alan için tapusu bulunmasa dahi hak iddia edebiliyor.
Hak iddia edilen alanla ilgili farklı bir kayıt ya da farklı bir hak sahibi çıkmadığı sürece hak iddia edenin adına tapu düzenlenebiliyor.
Ancak farklı bir kayıt veya farklı bir hak sahibi söz konusu ise belirsizlik çözüme ulaşıncaya kadar idari ve adli davaların açılabildiği, bu davalardan haklı olarak çıkmak gerektiği gerçeğini de unutmamak gerekiyor.