İşte Hürriyet'ten Noyan Doğan'ın yazısından ilgili bölüm...
2022’nin sonlarında DASK’ın teminat tutarları artırıldı, bu artış sigortalılara duyuruldu. Zorunlu deprem sigortası olanların yeni teminatlardan yararlanması için ek prim ödeyerek, poliçesini yenilemesi, yani zeyilname yaptırması gerekiyordu. O dönem kimi sigortalılar zeyilname yaptırarak, poliçelerini yeniledi, kimileri ise yenilemedi.
6 Şubat depremleri sonrası DASK, deprem bölgesinde, olması gerektiği gibi ya da genel şartların hükmettiği gibi zeyilname yaptıranların hasarlarını yeni teminatlar üzerinden ödedi, zeyilname yaptırmayanların hasarlarını ise poliçede yazan teminatlar üzerinden ödedi.
Sonrasında ortalığı karıştırarak, kendine rant sağlamak isteyen birileri çıkıp, ‘zeyilname yaptırılmasa bile DASK hasarları yeni teminatlar üzerinden ödemek zorunda, dava açın, tahkime gidin, kesin lehinize sonuçlanır’ diyerek, vatandaşın aklını karıştırdı. Kimileri mahkemelere gitti, kimileri de ağırlıklı olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurdu. İşte bundan sonrasında işler iyice ilginçleşiyor.
DASK HEM HAKLI HEM HAKSIZ ÇIKTI
Vatandaşların DASK hakkında yaptığı başvurular incelendi ve ortaya iki farklı hüküm çıktı. Birinde, ‘DASK, zeyilname yaptırmayanlara poliçelerinde yazan teminatları ödeyerek, kurallara uygun hareket etmiştir’ diyerek, DASK lehine karar verildi.
Diğerinde tam tersi, ‘Zeyilname olmasa bile DASK yeni teminatlar üzerinden ödeme yapmak zorunda’ denerek, DASK aleyhine, tüketici lehine karar verildi.
Farklı kararların çoğu da Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurulardan kaynaklandı. İlginç değil mi? Şikâyet aynı, konu aynı, DASK’ın kanunu belli, kuralları belli, şartları belli ama şikayet dosyasına bakan bir sigorta hakemi, ‘DASK haklı’ diyor; bir diğeri, ‘yok kardeşim DASK haksız’ diyor.
VATANDAŞLAR ARASI AYRIMCILIK
Daha bitmedi. Kanun gereği Sigorta Tahkim Komisyonu’nun belli miktara kadar verdiği karar -ki, bu tutar da 230 bin TL- kesin karar sayılıyor, temyize gidilemiyor.
Düşünün, DASK hakkında aynı sorundan dolayı iki vatandaş şikayette bulunuyor, birisinin şikayeti haklı bulunuyor, diğerininki haksız bulunuyor. Haklı bulunan hasarını alıyor, haksız bulunan eli kolu bağlı, temyize bile gidemiyor. Böyle garabet olur mu?
Nitekim DASK’ta, böyle garabet olmaz, vatandaşlar arasında ayrımcılığa ve haksızlığa yol açılıyor deyip, Yargıtay’a başvurdu. O nedenle hem tahkimden hem de mahkemelerden vatandaş lehine karar çıksa da şimdilik ödeme yapmıyor, Yargıtay’ın kararını bekliyor. Son kararı Yargıtay verecek ve vereceği karar da emsal olacak.
YARGITAY KARARI EMSAL OLACAK
Yargıtay, ‘DASK kurallara ve kanunlara uygun hareket etmiş’ kararına hükmederse, zeyilname yaptırmayanlara poliçede yazan tutarlar üzerinden ödeme yapılacak.
Yok, Yargıtay, ‘zeyilname yaptırılmamış olsa da yeni teminatlar üzerinden ödenecek’ hükmünde bulunursa; DASK mahkemelere, tahkime gerek olmadan bu durumda olanların hepsine ödeme yapacak ki, vatandaşlar arasında ayrım olmasın.
Hukukçularla konuştum. Bilgileri paylaşayım. Olur da Yargıtay’ın kararı, ‘her şart altında ödensin’ yönünde olursa bunun bazı sonuçları olacak.
Birincisi, bilinçli hareket edip, primini ödeyerek, teminatlarını artıran vatandaşa haksızlık yapılmış olacak. İkincisi, fazladan ve yersiz ödemeyi uluslararası reasürans şirketleri yapacak; yaptıktan sonra da Türkiye’ye bakışları değişecek, belki de Türk pazarından çekilecekler. Üçüncüsü, sigorta şartlarının ve kurallarının hiçbir hükmü kalmayacak.
Son olarak şunu da belirteyim. Hani, deprem sonrasında ortalığı karıştırarak, kendine rant sağlamak isteyen birileri çıktı dedim ya... Bu kişilerin hepsi tek tek tespit edildi, haklarında gerekli işlem yapıldı.