Aydınlık'ta yer alan habere göre, kira artışlarında uygulanan yüzde 25’lik artış sınırı uygulaması 1 Temmuz’da sona eriyor.
Ev sahibi ve kiracılar arasındaki anlaşmazlıkların artacağını belirten uzmanlar bu durumun uzun süre devam edeceği, normale dönmenin zaman alacağı görüşünü paylaşıyor.
Geçen 2 yılda ev sahibi ve kiracı arasında önemli ölçüde anlaşmazlık yaşatan bu durumun tırmanacağını ifade eden Gayrimenkul ve Yatırım Uzmanı Hasan Ceran, “Kaos yeni başlıyor” diyerek uyuşmazlıkların ve hukuki davaların artacağı dile getirdi.
1 Temmuz itibariyle kira artış oranının Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her ay açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranında belirleneceğini hatırlatan Ceran şu bilgileri verdi:
“İş yerleri için bir değişiklik söz konusu değil ancak konutlarda ciddi bir kaos yaşanıyor ve durum uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Yeni dönemde artış zamanı gelen kiracı, sözleşmesinde farklı bir madde yoksa, TÜFE oranında kira artışı yapmak zorunda.
Ancak ortada birtakım çözülemeyen durumlar çıkabiliyor; örneğin ev sahibi son iki yıldır kira artışında yüzde 25 oranını geçmediyse 10 bin liraya kiraya verdiği ve bugün yaklaşık 15 bin olan miktarı enflasyon oranının yüzde 65 açıklandığını farz edersek 25 bin TL civarında bir rakama çıkaracak.
Benzer konutların kiralarının çok daha yüksek oluşunu gösterip bu rakamı düşük bulurken kiracı tarafında ise bir anda yüksek bir artış olarak görülecek. Uyuşmazlıklar artarken hukuki süreçler devreye girecek. Burada da hem ev sahiplerinin hem de kiracıların hukuki haklarını bilmesi büyük önem taşıyor.”
UYARLAMA DAVASINA GİDİLEBİLİR
Yaşanan ve yaşanacak olan bu karmaşa içerisinde arabulucu, uzlaştırıcı gibi çözüm yolları ile sonuca gidilemediği takdirde kira uyarlama davası ya da kira tespit davalarının açılabileceği bilgisini veren Ceran, şöyle devam etti:
“Yeni düzenleme ile 5 yılını doldurmayan kiracılar için yaşanan anlaşmazlıklarda kira tespit davası değil, kira uyarlama davası yoluna gidebilir.
Sözleşme yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen olağanüstü bir durum yaşanması halinde uyarlama davasına gidilebiliyor.
Enflasyon, salgın hastalık, döviz kuru, deprem gibi durumlar buna dahildir. Bununla birlikte, kira kontratının 5 yılı doldurması halinde, yapılan artışı az bulan mülk sahibi ya da artışı yüksek bulan kiracı da kira tespit davası açabilir.
“TÜFE oranının üzerinde bir zam söz konusu olduğunda haksız kira artış durumu nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istihkak davası açılabilir, ev sahibinin TÜFE oranında zam yapması ve kiracının ödeme yapmaması durumunda ise kiracının tahliyesi talep edilebileceği gibi icra yoluna da gidilebilir.
Böyle bir durumda da borçluya alacak ve tahliye talepli ödeme emri gönderilir, kiracının 7 gün içinde itirazda bulunmaması halinde ve 30 gün içinde borcunu ödememesi durumunda icra müdürlüğü kanalı ile tahliyeye gidilir.”
TAHLİYE KOŞULLARI
Tahliye koşullarına da değinen Hasan Ceran, konut kirasının çevredekilere göre düşük kalması halinde kira uyarlaması davası açılmış ise ve yeni belirlenen kiranın kiracı tarafından kabul edilmediği durumda kiracının çıkartılabileceğini, kira süresi 11 yılı doldurdu ise ev sahibinin kiracı sözleşmesini yenilememe hakkına sahip olduğunu bildirdi.
Bununla birlikte kira kontratında belirlenen maddelerden birinin ihlali, ev sahibinin birinci derece yakınının konut ihtiyacı, evin tadilata alınması ya da satılması halinde yeni malikin gereksinim sebebiyle tahliyesini istemesi, kiracının tahliye taahhüdü imzalaması, kira ödenmediği ve ihtarname çekilmesine rağmen 30 günlük ihtar süresinde ödeme yapılmaması, kiracının oturduğu konuta zarar veren davranışlar içinde olması gibi durumların da tahliye sebebi olabileceğini belirtti.
TİCARİ KAZANÇLAR BARINMA SORUNUNU DOĞURDU
Yüzde 25’lik kira sınırının kaldırılması gündemine ilişkin Aydınlık’a konuşan Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Ergün Kılıç ise devletin piyasaya konut arzında bulunarak barınma ihtiyacını karşılaması gerektiğine dikkat çekti. Kılıç, şunları söyledi:
“Yapılması gereken, kiracı ile ev sahiplerini kavga ettirmek değil sosyal konutlar yapmaktır. Ancak bugüne kadar tüketici ile marketi, ev sahibi ile kiracıyı kavgaya zorladılar.
Nasıl Cumhuriyet döneminde istasyon mahalleleri kurulduysa, maliye evleri, belediye evleri gibi toplu yaşam alanları oluşturulduysa yine aynısı yapılmalı. Bugüne kadar bu projeler ihmal edildi. Sadece özelleştirip, ticari kazançlara yönelttiler. Barınma sorunu da buradan doğdu.”