İki yazı halinde kaleme alacağım bu seride konumuz yapmanın, uygulamanın önemi…
Hepiniz duymuşsunuzdur 21 günde alışkanlık kazanma üzerine olan şehir efsanesini…
Bu efsane de değil, tam olarak bir yalan.
Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan, popülist kültürün pozitivist bakış açısıyla bizlere pazarladığı bir yalan.
Ne olacak 21 gün yaptığımız şeyden sonra alışkanlık kazanamazsak? Kim, nasıl bir tazminat verecek bize? Kırılan özgüvenimizi ve inancımızı nasıl onaracağız?
Bu efsaneyi ortaya atanlar da biliyor ki kimse 21 gün bile denemeyecek. O zaman konuşulan konunun gerçekliğini tartışmak da gerekmeyecek.
Bugüne kadar herhangi bir şeyi iş ya da özel hayatında alışkanlık haline getirmek için 21 gün deneyen sonrasında da başarıya ulaştığını tecrübe eden birisi varsa, dört gözle ondan gelecek yorumu, mesajı ve dönüşü beklediğimi bilsin.
Bu konu üzerine yapılmış gerçek bilimsel çalışmalardan birisini incelemek isterseniz de makaleye aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. (https://repositorio.ispa.pt/bitstream/10400.12/3364/1/IJSP_998-1009.pdf)
Gelelim konumuza…
ÇARE UBÇ eğitimlerimde anlattığım ve daha önce de muhtelif defalar yazılarımda değindiğim gibi, insan doğası gereği iki kat zorlu bir meslektir.
Aslına bakarsanız gayrimenkul danışmanlığı, gün boyunca birilerine “Merhabalar, ben Kaan Aklar. Ankara’da endüstriyel gayrimenkul (lüks konut / arsa / ofis / komple bina vb.) alanında uzmanlaşmaya çalışıyorum. Sizinle de tanışmaya gelmiştim. Nasılsınız, iyi misiniz?” cümlesini kurmaktan ibaret olan oldukça basit bir meslektir.
Bir olgunun basit olması onun kolay olduğu anlamına ise gelmez, tıpkı işimizde olduğu gibi.
İşimizdeki bu çifte zorluğun birincisi danışmanların sürekli olarak güvenli alanlarını terk etmeleri gerekmesinden kaynaklanır.
İnsan serbest kaldığında hemen güvenli ve kontrollü bölgesine dönmek ister. Bu insanoğlunun milyonlarca yılda geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır ve bizi hayatta tutar. Ne yazık ki gayrimenkul danışmanlığı benzeri odağında insanlar olan ve insanların hayatlarındaki en büyük ticari kararlarından birisine aracılık etmek üzerine kurulu bir işte güvenli alandan hiçbir olumlu netice çıkmaz.
İşimizin ikinci zorluğu ise bizlerin sürekli insanların güvenli bölgelerinde onlarla iletişim kurmaya çabalamamız kaynaklıdır. Evleri, iş yerleri insanların en güvenli yerleridir ve bize düşen bu ortamlarında onları yakalamak ve yukarıdaki basit cümleyi kurmaktır.
Bunu bir gün değil, bir hafta değil, bir ay değil sürekli yapmak ise söz konusu çifte zorluğu ve işin doğasının, temellerinin bunlar üzerine kurulduğunu kabullenmeden mümkün değildir.
Bu nedenle yazımızın başlığına dönecek olursak; sizden istediği maddi ve manevi kaynaklara yine maddi ve manevi olarak çok bonkörce karşılık veren gayrimenkul danışmanlığı mesleğinde sürdürülebilir, açıklanabilir ve kimseye minnet duymadan tamamen kendi imkanlarınızla ulaşılabilir bir başarı arzuluyorsanız çözüm basit: YAPMAK, YAPMAK, YAPMAK.
Elbette aynı şeyleri aynı bölgede aynı insanlara karşı tekrar, tekrar ve tekrar yaptıkça işler de, süreç de kolaylaşacak ancak sizi temin ederim ruh sağlığı yerinde olan bir kişi hiçbir zaman sürekli olarak kendi güvenli alanından çıkmak ve başkalarının güvenli alanında girişkenlik göstermeye alışamayacaktır, buna aşkla yapamayacaktır.
Bu nedenle; alışmak yok, sevmek yok, sadece YAPMAK VAR…
Attığınız her adımın sizi başarıdan başarıya götürdüğü günler dilerim.
Haftaya görüşmek üzere…