Matematiğin temel kurallarına inanırım.  

Fiziğin temellerine inanırım. 

Bilime ve Newton’un üç temel doğa yasasına inanırım. 

Kolay kolay hiçbir şeyin tesadüfen olmayacağına inanırım. 

Adım adım ilerlemeye inanırım. 

İnsanın iradesinin, aklın, mantığın ve çok çalışmanın gücüne inanırım. 

Adanmışlığın, azmin ve kararlılığın başaramayacağı hiçbir şey olmadığına inanırım. 

Kaan’ı size kısaca özetleyecek bu varsayımlardan sonra gelelim bu haftaki yazımızın konusuna… 

Hayatta her zaman aynı tempo ile çalışmak mümkün değildir. 

Bunun sebebi mesleki deformasyon, metal yorgunluğu, meslek körlüğü ya da motivasyon düşüklüğü olarak adlandırılabileceği gibi; bence zaten bu şekilde bir kariyer, bilimin kurallarına da aykırıdır. 

İnsanoğlu, özellikle bir parçası olduğumuz Akdeniz, İslam ve Anadolu kültürü ile yoğrulmuş daha çok duygularıyla hareket eden bizler, bir yola çıkarken büyük heves duyarak, yüksek motivasyonla başlayabiliyoruz. 

Yine özellikle bize ait bir özellik olarak da çıktığımız yolda sonuçlara hemen ulaşmak istiyoruz. Sıklıkla sonuçlarımıza ciddi bir ilerleme var mı diye bakıyoruz; bunu göremeyince de ne yazık ki aynı hızla umudumuzu yitiriyor ve vazgeçiyoruz. 

Serbest çalışma koşulları ya da girişimcilik kapsamında ele alabileceğimiz gayrimenkul danışmanlığı mesleği için en büyük tehlikenin yukarıda sıraladığım unsurlara dayandığını görüyorum. 

Kendi değerlerim ve inanç sistemimde sıraladığım pek çok başlığa ters düşen bu AŞIRI SERBESTLİK, AŞIRI MOTİVASYON ODAKLI ÇALIŞMA TARZI ve HEMEN OLSUNCULUK bir araya geldiğinde ortaya sirkülasyonu çok yüksek bir sektör çıkıyor. 

Bir asgari ücretli haftanın altı günü, günde sekiz saate yakın çok sınırlı bir aylık gelir için ne gibi maddi ve manevi koşullara katlanıyor, bunu aklımızdan çıkarmamalıyız. 

Girişimimizin ilk üç yılı neredeyse her gün, GÜNE ASGARİ ÜCRETLİ İNSANLARDAN ÖNCE BAŞLAMALI, gün içinde işimizin gerektirdiği en önemli temel faaliyeti (bizler için bu bölgede hedef kitlemizle bire bir temastır) BİR ASGARİ ÜCRETLİDEN DAHA FAZLA YAPMALIYIZ. 

Faaliyetlerimizi SİSTEMLİ, SÜREKLİ ve ODAKLI yapmamızın sonucu olarak bu üç senenin sonunda yavaş yavaş AKLIMIZI, TEKNOLOJİYİ ve SERMAYEMİZİ devreye sokarak; FİZİKSEL VE ZAMANSAL ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ elde etmeye başlayacağız. 

Asgari ücretli bir kişi hala aynı tempo ile çalışmak zorundayken, dört-beş sene sonrasında BİZ ONUN YARISI BELKİ DE BEŞTE BİRİ EMEK VE ZAMAN HARCAYARAK, ONUN GELİRİNİN MİSLİYLE KAZANÇ ELDE EDECEĞİZ. 

Tüm temel doğa yasalarının bize söylediği budur. Bu nedenle KİŞİSEL GELİŞİMİNE ÖNEM VEREN, İLETİŞİM KABİLİYETLERİ YÜKSEK, HEDEFLERİ OLAN bir asgari ücretli gördüğüm zaman hep üzülür ve bir gün hayatının gidişatında bir değişiklik planlarsa mutlaka beni aramasını söylerim. 

AKLIN, MANTIĞIN, BİLİMİN bize söylediği bu çalışma sistemini kurabilen AHLAKLI BİRER GİRİŞİMCİ OLMANIN çok da zor olmadığını gördüğüm için; bu fikri mümkün olduğu kadar çok insana ulaştırabilmeyi ne kadar takıntı haline getirdiğimi görebildiğinizi düşünüyorum. 

Bu yazıyı okuyan tüm arkadaşlarıma gün geçtikçe kolaylaşarak gelişen bir sistem kurmaları için elimden geleni yapmaya hazır olduğumu bir kez daha söylemek isterim. 

Ne kadar çalışıp, ne kadar kazanacağınıza kendimizin karar verdiğini aklımızdan çıkarmadığımız bir hafta dilerim. 

Haftaya görüşmek üzere…