Bu güzel bayram gününde sizlerle kısaca paylaşmak istediğim konu, tam olarak anlaşılmayan bir istatistik konusu…
Faaliyetlerimizin %20’sinin sonuçlarımızın %80’ini oluşturduğunu, hesaplamalarla destekleyen ünlü İtalyan iktisatçı ve sosyolog Vilfredo Pareto satış işinde ve gayrimenkul danışmanlığı mesleğinde çok fazla değinilen bir kişidir.
Pareto İlkesi olarak da bilinen 80/20 kuralı ofisler sistemlerine danışman dahil ederken sıklıkla vurgulanır.
Yaygın ancak bence tam olarak doğru olmayan temel iddiaya göre, bir ofise alınan her 100 danışmanın 20’si başarılı olacak, kalan 80 danışman ise vasat ve vasat altı kalacaktır. Hatta kısa bir süre sonra bu 80 danışmandan pek çoğu gayrimenkul danışmanlığı mesleğinden dahi kopacaktır.
Yine aynı orana göre, ofiste kalan 20 başarılı danışmanın 4’ü çok başarılı olacak, 16’sı ise orta düzey başarı ile yoluna devam edecektir.
Bu istatistiği değiştirilemez, sorgulanamaz ve doğanın bir temel yasası olarak dayatır sektörümüzdeki sistem kurucular.
Ben ise bunun rast gele yapılmış danışman seçimlerinde doğru olabileceğini kabul etmekle birlikte, belirli kriterler çerçevesinde yapılacak danışman alım ve destekleme süreçleri sonucunda çok daha yüksek başarı oranlarına erişilebileceğini düşünüyorum.
Bunun en temel örneği olarak da kendi tahsil hayatımı görüyorum.
Bizler ortaokul sonrası zorlu bir sınavla fen liselerine seçilen öğrencilerdik, yani bazı seçim kriterlerini sağlamıştık.
Ardından yatılı okuduğumuz üç yıllık fen lisesi hayatımızda hafta içi her gün 08:30’dan 16:30’a kadar dersler gördük, akşam 19:00 – 22:00 saatleri arası ise etütler yaptık. Bazı dönemler sabah erken saatlerde de etütler yaptık. Yatakhanelerimize gittikten sonra gerekiyorsa iki üç saat daha derslerimizi çalışmaya devam ettik.
Son sene her hafta çarşamba ve cuma akşamları üçer saat, cumartesi ve pazar günleri ise altışar saat dershanelere gittik.
Kısacası varımızla yoğumuzla hatta sınırlarımızı zorlayacak düzeyde kendimizi derslerimize adadık.
O zamanlar toplam sayısı 19 olan devlet fen liselerinde her dönemde kayıt olan 96’şar öğrencinin (elbette tam sayıyı bilmem mümkün değil) %99’unun üniversite sınavlarında Türkiye’nin en iyi okullarını kazandığının bizzat şahidiyim.
Bu kısa eğitim hayatı hikayemden kendime her alanda çıkardığım ders şudur:
Bir işe girişirken o iş için gereken önemli kriterleri sağlayan kişileri yanımıza alırsak ve sonrasında o kişilerin başarılı olabilmesi için gereken tüm imkanları temin eder, zorlamaları uygularsak BAŞARISIZ OLMAK DİYE BİR ŞEY YOKTUR!!!
Rast gele kişileri sistemlere dahil edip, sonrasında gerçekten gereken destekleri yapmadıktan sonra PARETO BİLE BİZİ KURTARAMAZ!!!
Netice olarak, işimizi şansa değil de bilime ve tecrübeye emanet edersek başarılamayacak iş, ulaşılamayacak hedef, halledilemeyecek bir sorun olduğuna inanmıyorum.
Hepimize tüm sevdiklerimizle birlikte HARİKA bir bayram dilerim.
Haftaya görüşmek üzere… :)