İyi pazarlar sevgili okurlarım.

Gün içinde bizi dürten, ilgimizi dağıtan, yolumuzu belirlememize de yolumuzda ilerleyebilmemize de engel olan bin bir türlü etken varken; zamanımızı verimli kullanmak nasıl mümkün olabilir?

Zaman…

Geri getiremeyeceğimiz, tekrar üretemeyeceğimiz, içine değer katarak kendi kıymetini yükseltebileceğimiz ve büyük bir ihtimalle kaybetmeden anlamını kolay kolay anlayamayacağımız en önemli kaynağımız, servetimiz…

Bu kadar değerli ve nadir bir kaynağımız varsa bunu çok daha hesaplı ve anlamlı kullanmamız gerekmez mi?

Dünyadaki büyük oyun zamanımızı bizden alabilmek adına kurgulanmış.

Bunun için bilimi, sermayeyi ve insanları seferber etmiş; biz farkında bile olmadan saatlerimizi, günlerimizi harcamamıza neden olabilecek pek çok şey icat etmiş bir dev oyun kurucu ile karşı karşıyayız.

60, 70 ya da 80 yıllık ömür filmimizin sonuna geldiğimizde, geriye dönüp baktığımızda izlediğimiz filmden memnun ve tatmin olmuş bir hissiyata sahip olmak istiyorsak; mümkün olduğu kadar planlı ve hedefli yaşamamız gerektiğine inanıyorum.

Zamanımızın hakkını verebilmek için de size dört aşamalık bir planımdan bahsetmek istiyorum.

İlk aşamamız hayatımızın önceliklerini belirlemek. ÇARE UBÇ Eğitimleri’mde de üzerinde durduğum bu konu bence atılacak her adımın kaderini belirlemekte.

İki alternatifli bir seçim anında kaldığımızda tercihimizi belirleyen önceliklerimiz olmazsa, zaman öğütücüler ve hedef saptırıcılar ne istiyorlarsa onu seçme ihtimalimiz çok yüksek.

Temel öncelik alanları sağlık, aile, iş, dostlar, aşk, eğlence, ibadet vb. şeklinde sıralanmakta. Bu konuda mutlaka dersimizi çalışmalıyız. Önceliklerimizi belirlemeli ve bunları bir sıraya sokmalıyız.

İkinci aşama her bir önceliğimiz için gereken en temel birkaç iş kalemini belirlemek.

Örneğin sağlıklı bir yaşam için sağlıklı ve düzenli beslenmek, spor yapmak, dinlenmek; mutlu bir aile ortamı için ortak anı biriktirecek aktiviteler planlamak, beraber geçirilen kaliteli zamanlar oluşturmak; işimizde başarılı olabilmek için en önemli adımları tespit etmek; dostlarımızla sağlıklı ilişkiler için her bir yakın arkadaşımızla yeteri kadar ilgilendiğimizden ve birlikte vakit geçirdiğimizden emin olmak gibi…

Üçüncü aşamada yapılması gereken, her bir öncelik için ayırılması gereken zaman dilimini bir kağıt ve kalem alarak oluşturacağımız takvim ya da bir excel dosyası veya dijital takvim üzerinde yerleştirmek.

Her bir yapılacak göreve bir başlangıç ve süre tanımlamalı ve bunu yaparken “biraz”, “bazen”, “canım istediğimde”, “uygun olduğumda” gibi yuvarlak ifadeler kullanmaktan kesinlikle kaçınmalı; kısacası net ifadeler kullanmalıyız.

Zamanı verimli kullanma sistemimizde son aşamamız da, daha küçük ölçekte, her bir iş kalemi için bir görev süresi vermek olmalıdır.

“Timeboxing” ya da “zaman sınırlaması” bir işi bitirmek için kendimize ne kadar zaman tanırsak, o kadar zamanda bitireceğimizi anlatan bir yaklaşımdır.

Ütü yapmak için, temizlik için, ödevlerimiz için, yüksek lisans tezi için ya da her pazar günü yayınlamak istediğimiz yazılarımızı yazmak için hangi gün, saat kaçtan kaça kadar zaman ayıracağımızı bilirsek; o işi o zaman diliminde hiç aksatmadan yapma ihtimalimizi oldukça yükseltmiş olduğumuzu ileri sürüyor bu yaklaşım.

Eğer yapmamız gerekenleri yapmamak için bahaneler ürettiğimizden, başladığımız işleri bir türlü bitiremediğimizden ya da bu işlerin çok uzun zaman sürdüğünden şikayetçi isek yukarıda sıraladığım adımları bir değerlendirmenizi öneririm.

Her anının hakkı verilmiş bir ömür sürdüğünüz HARİKA bir yaşam dilerim.

Haftaya görüşmek üzere…