Seçimlerden bu yana büyük bir kesimde oluşan konutta yine ve yeniden bir kampanya beklentisi devam ediyor ki bence bu beklentinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Ülkede sürekli borçların silinmesi, yeniden yapılandırmalar vb. kampanyalar sebebiyle ciddi bir haksızlık durumunun ortaya çıktığına inanıyorum ki konutta yapılan gereksiz kampanyalar da aslında bu haksız durumu tetiklemektedir.
Konutta kampanyaya neden karşısın diye düşünenler olabilir veya vatandaşın ev almasını istemediğim de düşünülebilir ancak bence konut kampanyası bekleyenlerin atladığı bir nokta var ki benim karşı çıkmamın temelinde de bu gerçek yatıyor.
Öncelikle arzın fazla ve talebin az olduğu ortamda yapılacak kampanyaların yararlı olduğunu düşünüyorum ancak özünde kampanyaya gerek olmayan bir ekonomik düzen elbette daha da önemli bir gerçekliktir ki gelmemiz gereken nokta bence odur.
Haliyle o noktaya gelene kadar yapılacak tek doğru zamanlı kampanya arzın ciddi fazla olduğu ve talebin oluşmadığı ortamlarda piyasanın önünü açmak için yapılacak konut kredi faiz oranlarındaki düzenlemedir.
Bu ortamın oluşmadığı durumlarda yapılacak her türlü kampanya fiyatları daha da yukarı taşımaktan başka bir işe yaramamaktadır ki bunu son yapılan kampanyada çok net bir şekilde görmüş olmamız lazım.
Talebin çok yüksek olduğu ve arzın olmadığı ortamda yapılan her türlü kolaylaştırma mülk sahiplerinin fiyat arttırması ile karşılanmaktadır ki bu da çok doğaldır. Neticede mülk sahipleri de eline kalem kağıt alıp ufak bir işlemle alıcılar için oluşacak karı hesaplayıp fiyatlarına yansıtarak kendilerince durumu dengelemektedir.
Bu durum bazılarınca vicdansızlık vs. gibi nitelendirilse de mülk sahibi de kendince zarar etmemek için önlem almaktadır. Çünkü kendi mülkünü talebin artmasına bağlı olarak ucuza satıp kendi almak istediği yeri daha pahalıya almak istememektedir.
Şu an geldiğimiz nokta alıcı adaylarının bir kısmının çıkabilecek olası bir kampanyayı beklemesi ve buna karşılık mülk sahiplerinin de olası kampanya ile zarar görmek istemediğinden fiyatları yüksek tutmasıdır. Bu beklenti ortadan kalkmadığı sürece durumda çok farklı bir değişiklik olmayacaktır. Dediğim gibi olası bir kredi faiz oranlarında devlet bankalarınca zararına verilecek kredilerin piyasayı rahatlatmayacağı ve fiyatları daha da yukarı taşıyacağı gerçeği ile yüzleşeceğimizdir.
“Olması gereken nedir?” derseniz bence olması gereken kredi faiz oranlarında hiçbir zorlama yapılmadan serbest piyasa kurallarının devam etmesini sağlamak ve var olan duruma toplumun alışmasının sağlanmasıdır. Yani bu beklentinin tamamen ortadan kaldırılarak piyasanın kendi yolunu bulmasının önünün açılmasıdır.
Bu sayede mülk almak için bekleyen alıcılar harekete geçeceği gibi, mülkünü satmak isteyenler de piyasa gerçekleri ile hareket etmesinin kendilerine fayda sağlayacağını görerek ona göre doğru fiyatlamaları kabul etmeye başlayacaktır. Belki tek yapılması gereken kredi faiz oranlarını düşürmek değil verilen kredi miktarını arttırmaktır. Bunu da kampanya falan diyerek değil sessiz sedasız yapmaktır.
Evet fiyatlar ilk defa ev almak isteyenler için çok yüksek olabilir, kendi evini satmadan ev almayı planlayanlar için ulaşılamaz bir durumda olabilir ancak birileri ev alsın diye piyasayı daha da büyük bir kaosa sokmanın anlamı yoktur.
Neticede enflasyon ve her gün gelen zamlar ortadayken, inşaat maliyetleri ciddi oranda yükselmiş durumdayken ve içinde bulunduğumuz hayat pahalılığı da malumken yapılması gereken tek şey enflasyonla mücadele ve halkın alım gücünün yükseltilmesi için gerekli adımların atılmasıdır.
Bu yapıldığı taktirde zaten problem hafifleyecek ve orta vadede konut alımı da haliyle kolaylaşacaktır. Bunun haricinde konut alımını kolaylaştırmak için zararına kredi vererek enflasyonu arttırmanın konut fiyatlarını daha da arttırmaktan başka bir sonucu olmayacaktır.
Özet olarak şu an için tek çözüm kredi limitinin arttırılması ve konut kredi faiz oranlarına müdahale edilmemesidir. Umarım bu yaklaşım tercih edilir ve dışarıdan zorlamalar ile beklentinin tersi sonuçlar doğuracak adımlar atılmaz…