Okuyucumun mektubu uzun. Bu uzun açıklamalar içinde anlaşılamayan noktalar var. Dolayısıyla bu anlaşılamayan noktaları tek tek açıklamamak için noterde yapılacak vasiyetname konusunda bilgi vereyim.
Noterde yapılan vasiyetnameye resmi vasiyet denilir. Vasiyet yapacak olan notere gider, beyanını aktarır, noter bunu kağıda geçirir, vasiyet yapana verir.
Vasiyet yapan bunu okur, isteğine uygun olduğunu beyan eder, bu beyan iki tanık huzurunda yapılır, tanıklar vasiyetnamenin içeriğine tanıklık yapmaz, sadece vasiyet yapanın, vasiyetnamenin içeriğinin arzusuna uygun olduğunu beyanına tanıklık eder.
Sonra bu vasiyetname noterde zarf içinde saklanır. Resmi vasiyetname budur. Ancak tanıklar konusunda bir kısıtlama vardır.
Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararı ile kamu hizmetlerinden yasaklılar, okur-yazar olmayanlar, miras bırakanın eşi, üst soy ve alt soy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılamazlar.
Bir de el yazısı ile vasiyetname vardır. Bunda da vasiyeti yapan, bir kağıda, tamamı el yazısı ile olmak kaydı ile vasiyetini yazar, gün, ay ve yıl olarak tarih atar, imzalar, zarfa koyar ve notere teslim eder.
Bu el yazısı ile vasiyetnamedir ve şekil şartına uyulması şartı ile geçerlidir. Şekil şartı derken okuyucumun anlattığı bir husus bu açıklamamı yapma mecburiyetinde bıraktı.
Diyor ki “daktiloda yazdım, notere verdim.” Şayet noter el yazısı ile vasiyetname şeklinde teslim aldı ise tamamı el yazısı ile yazılmadığı için geçersiz olacaktır. Bazı hallerde yazıcıdan çıkarılmış vasiyetname noterler tarafından resmi vasiyetname şekline sokularak tutanak altına alınıp saklanmaktadır ancak sonradan vasiyet açıldığında itirazlara konu olabilmektedir.
Buna meydan vermemek kolaydır. Şekil şartlarına tam uygun, tereddüt uyandırmayacak bir vasiyet yapılır, yeniden notere tevdi olunur, son tarihli vasiyetname geçerlidir. Tereddüt de ortadan kalkar. Zira vasiyetname önemli bir belgedir, yeniden yapılmasında yarar var ise tereddüt edilmemelidir.