Warren Buffett’ın şu ünlü sözü bu haftaki konumuz:
“İnsanlar kendi hayallerinin peşinde 3 yıl mücadele etmek yerine, başkalarının hayallerinin peşinde 40 yıl maaşlı çalışmayı tercih ediyorlar.”
Sözü ilk kez okuyan bir kişi her ne kadar ilk yolu tercih etmenin çok daha mantıklı gözüktüğünü düşünse de, girişimci sayısının sabit gelirli yaşayan sayısına oranı bize pek de bu tercihin yaygın olmadığını gösterir nitelikte.
İnsanlar, varlıklı ve başarılı insanları bazen imrenerek bazen onlara hayranlık duyarak takip ederken, hep onlarda kendilerinde olmayan belirli özelliklerin bunu sağladığını düşünme eğilimindedir.
Tam tersine, adını bugün neredeyse herkesin bildiği başarılı, varlıklı insanlar ise ulaştıkları sonuçları sürekliliğe, adanmaya, pes etmemeye, tekrar denemeye, odaklanmaya bağlamakta.
Mutlaka kendilerinde olan bazı fiziksel, zihinsel, sosyal beceriler onlara yolculuklarında destek olmuştur ancak insanlık tarihi çok büyük bir ihtimalle üstüne düşenleri yapmadığı için hak ettiği yeri bulamamış pek çok yetenekli spor, bilim, sanat, siyaset ve iş insanları ile doludur.
Bahane üretmek, suçu yeteneğe ve imkansızlıklara yüklemek bir savunma mekanizmasıdır; yoksa aslında kendine düşen birtakım atılabilecek adımlar olduğunu bilen bir insan için hayat ne kadar da vicdan azabı dolu olurdu, değil mi?
Başarılı ve varlıklı insanlarla geri kalanları ayıran en temel noktanın hiçbir dışsal motivasyon kaynağına ihtiyaç duymadan, kendilerini disiplinle yönlendirmekten geçtiğini kabul etmek zordur.
Çünkü bunu HERKES YAPABİLİR!
Yapılabileceğini bilip de üzerine düşenleri yerine getirmediği için başarısız olmaktansa; hiç hareket etmemeyi tercih eder insanların pek çoğu.
Girişimcilikte en zor durumlardan birisi, size ne yapacağınızı kimsenin söylemeyecek olmasıdır.
Aslında bunun başarılı bir sporcu ya da sanatçı olmaktan pek de bir farkı yoktur.
Bir mentor bulmak, okumak, araştırmak, denemek, yanılmak, tekrar denemek ve kendi zihninde bir emir-komuta zinciri yaratmaktır tüm hikaye.
ŞİMDİ, LÜTFEN KENDİNİZE BİR ŞANS VERİN.
Her ne yapıyor olursanız olun, BAŞARMAK İÇİN kimsenin sizden bir şey istemesinin, size kurallar dayatmasının ya da sizi elinizdekileri almakla tehdit etmesinin gerekmediği GÖSTERİN DÜNYAYA.
Görevleri veren bir amir ile her gün sualsizce bunları yerine getiren bir memur olun.
Bunu yapabildiğinizde dünyadaki geri kalan insanların %99,999’undan ayrışacağınızdan emin olabilirsiniz.
Bir gayrimenkul danışmanı olarak sizin bir patrona ihtiyacınız yok.
PATRON SİZSİNİZ, hem de bugüne kadar gördüğünüz en acımasız patron.
Yapılması gerekenlere göre değil, keyfiniz doğrultusunda hareket etmenize izin veren bir patronsunuz ve kendinize bir iş insanı olarak bundan daha büyük bir kötülük yapamazsınız.
Hemen şimdi kendinize, 3 yıl boyunca o an canınız istemese bile yapılması gerekenleri yapacağınıza dair bir söz verin, hayatınızın dümenine geçin ve hayallerinize ulaşmak için gereken tek şeyin DİSİPLİN olduğunu aklınızdan asla çıkarmayın.
Sonrasında da dilerseniz her geçen gün yaşamınızın nasıl değişmekte olduğunu birlikte gözlemleyelim.
Hepimize HARİKA bir pazar günü ve hafta dilerim.
Haftaya görüşmek üzere…