Çok havalıdır, “gemileri yakmak” deyimini kullanmak…

Bu sözün nereden geldiğini pek çok insan bilir.

Kısaca özetlemek gerekirse, Berberi asıllı Emevi komutanı Tarık Bin Ziyad’ın 711 yılında yaklaşık 7.000 kişilik ordusuyla Kuzey Afrika’dan İspanya’ya geçerek saldırı başlatması ve tüm donanmayı yakıp askerlerinin geri dönüş umutlarını yok ederek, istedikleri her şeye karşılarındaki orduları yenerek ulaşabilecekleri motivasyonunu yaratması ile hayatımıza girmiştir bu ifade.

“Cebel” Arapça “dağ” anlamına gelmektedir. “Cebel-i Tarık” ifadesi de “Tarık’ın Dağı” demektir.

Tarihe bir deyim ve coğrafi olarak bir bölgeye isim kazandırmış bu ifadenin perde arkasında ise askerlerine B planı bırakmayarak, tek alternatiflerinin karşılarındaki düşmanı yenmek olduğu inancını yerleştiren bir büyük komutan ve bence bir büyük filozof yatmaktadır.

İnsanoğlu bir taraftan B, C, D planları olması gerektiğine dair bir inanca sahipken; tarih tek bir A planına sahip insanların yazdığı destanların yüceliği ile dolup taşmaktadır.

Yapacağına inanan kişinin gösterdiği kararlılığa tüm evrenin yol verdiği, saygı duyduğu yüzlerce tarihsel olay sıralayabiliriz.

Peki, günlük hayatımıza girmiş bu ifadenin hakkını kendi iş hayatımızda yeteri kadar veriyor muyuz?

Yoksa, sürekli olarak hangi aşamaya kadar gitmemiz gerektiğini ve ondan sonra pes etmemiz gerekeceğini mi düşünüyoruz?

Yeni neslin popüler kitap ve yazı başlıklarındaki gibi “vazgeçebilmeyi bilmenin erdemine” mi inanıyoruz?

Ben size benim neye inandığımı söyleyeyim:

Yola çıkmadan önce hakkı verilmiş bir şekilde yapılan hazırlığın, tüm detaylarıyla planlanmış bir yolcuğun ve karşımıza ne çıkarsa çıksın geri dönmeyi asla düşünmeksizin ilerlemenin kutsallığına, yüceliğine ve gücüne inanıyorum.

İşi mesleğimize getirecek olursak; gayrimenkul danışmanlığı benzeri insan doğasının sınırlarını zorlayarak sürekli güvenli alanlar dışında yapılacak bir iş ile meşgul olan bizlerin yapması gereken, işin ve kendimizin doğasını çok iyi anlamak, A planı dışındaki tüm seçenekleri yok etmek, sonra da bir daha arkaya dönüp bakmaksızın sürekli ilerlemeye çalışmaktır.

Yüzümüze kapanan kapılar ya da telefonlar, olacak gibi dururken bozulan işlemler, her şeyi dört dörtlük yapmamıza rağmen etik dışı davranışlar sergileyen müşteriler gibi yaşayabileceğimiz pek çok kırılma noktasında hatırımızdan Tarık Bin Ziyad gibi büyük bir komutan olan en büyük ilham kaynağımın şu sözlerini çıkarmamalıyız:

“Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenin; başarı ise, “Başaracağım” diye başlayarak sonunda “Başardım” diyebilenindir."

Başımıza ne gelirse gelsin, ne ile karşılaşırsak karşılaşalım; doğru bildiğimiz yolda sonuna kadar yılmadan, yorulmadan, yıkılmadan ilerlediğimiz günler dilerim.

Haftaya görüşmek üzere, iyi pazarlar…