Herhangi bir işi başarmanın iki yolu vardır: Ya işi mucizelere bırakırsınız, ya da attığınız her adımın başarı şansınızı güçlendirdiği bir sistem kurarsınız.
Birincisi için bir yazıya gerek yok bence, gelin ikinci yol üzerine biraz kafa yoralım bugün.
Bir hedef doğrultusunda yola çıktığımızda bizimle varacağımız nokta arasında bol miktarda iyi ve kötü olaylar, durumlar vardır.
Hayat bazen zorluklarla yoldan çıkıp çıkmayacağımızı sınarken; bazen de beklenmedik güzel gelişmelerle şımarıp şımarmayacağımızı, yolumuzdan şaşıp şaşmayacağımızı görmek ister.
Yola çıkıldığı anda sahip olunan bir plan varsa ve yolculuk esnasında olaylar planımıza uygun gelişiyorsa zaten bir problem yoktur.
Peki, tersi olduğunda…
Bu noktada bizi gitmekte olduğumuz hedefimize duyduğumuz arzu, sahip olduğumuz plana duyduğumuz güven ve yaptıkça olacağına inancımız ayakta tutacaktır.
Hani öğrencilik yıllarımızda sonucumuz yanlış olsa bile, gidiş yoluna not veren öğretmenlerimiz vardı ya, ne büyük bir lütufmuş bu bakış açısını bizlerin hayatına sokmaları.
Gidiş yolumuza duyduğumuz inanç, beklediğimizden küçük de olsa elde ettiğimiz irili ufaklı olumlu sonuçlar, bizi yolda tutmaya devam edecektir.
Tüm bu soyut ifadeler de güzel ancak bizim karşımıza çıkacak durumlardan mümkün olduğu kadar az etkilenecek somut da bir sisteme ihtiyacımız vardır.
Sistemler için de kurallara ve planlara ihtiyaç duyarız.
Öncelikle yapacağımız iş faaliyetindeki en önemli iş kalemlerini belirlemekle başlarız. Her iş için farklı olmakla birlikte, özellikle gayrimenkul danışmanlığı ve satış işleri gibi alanlarda güvenli alan tuzağına düşen, kendini çalışıyormuş zanneden aslında iş üretmek açısından hiçbir faydası olmayan faaliyetlerle günlerini heba eden pek çok insan vardır. Bu konuda gayrimenkul danışmanlığında bizi istediğimiz noktaya ulaştıracak olanın hedef kitlemizin huzurunda geçirilen zaman olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Ardından en önemli iş kalemini, takvimimizdeki en verimli iş saatlerine yerleştirecek şekilde bir plana dönüştürmeliyiz. Zaman zaman katıldığımız etkinlikler, görüştüğümüz kişiler, başımıza gelen güzel olaylar bizi motive eder ve harekete geçirir. İşte bu noktada faaliyetlerimiz bir disiplin, alışkanlık ya da plana dönüştürülmedikçe duygular devreye girdiğinde tıpkı bizi harekete geçirdiği gibi durağanlaştıracaktır.
İlk hareket öncesi çok iyi ders çalışıp bizi istediğimiz hedefe ulaştıracak faaliyetleri belirlemek, kendi potansiyel performansımızı anlamaya çalışmak ve sonucu ne olursa olsun sürekli olarak belirli bir ortalama düzeyin altına düşmeden yapmamız gerekenleri hayata geçirmek bir sistem kurmanın özetidir.
Gelecek bir telefona, karşılaşılacak bir kişiye ya da denk gelinecek bir olaya değil; adım adım ilerleyerek, ilmek ilmek dokuyarak, duygularımızdan izole sadece yapılması gerekenleri yapmaya devam ederek oluşturacağımız iş yapış sistemimiz hedefimize ulaşmak için en büyük gücümüzdür.
Tıpkı Frank Bettger’in “Satışta Başarı” isimi kitabında dediği gibi:
“Her gün 4-5 müşteri adayıyla görüşen bir satışçının başarısız olması mümkün değildir, ancak her gün!”
Üstümüze düşenleri duygusuzca ve sürekli yaptığımız günler dilerim.
Haftaya görüşmek üzere…